Rahatsız edici ya da fazla fütürist olmayan fakat teknolojik ürün kullanımını kolaylaştıran 2017 inovasyonları.
Basit gibi görünen küçük fikirler, kullandığımız teknolojik ürünleri geliştirirken, kullanımını da kolaylaştırıyor. Büyük ses getiren teknolojik ürünlerin yanı sıra küçük ölçekli olsa da önemli olan bu inovasyonları göz ardı etmemek gerekiyor.
Çoklu görev yürütebilen ev asistanı
Google Home, Amazon Echo’yu geride bıraktı. Çünkü bu kullanışlı cihaz, tek seferde iki ses komutunu algılayabiliyor. Google Home asistanına “Işıkları azalt ve biraz caz müzik çal” diyebiliyorsunuz ya da “Bugün takvimimde ne var ve hava bugün nasıl?” gibi sorular sorabiliyorsunuz.
Sanal asistanları daha kullanışlı hale getiren bu geliştirmeyi, Amazon da kısa bir süre içinde Echo’ya kopyalayabilir.
Tanıtım atlama özelliği
Netflix’in “Skip Intro” (Tanıtımı Atla) butonu, kullanıcılara tanıtımları veto etme olanağı sunuyor. Birkaç bölüm üst üste izlemek istediğinizde bazı dizilerde ekrana yansıyan Skip Intro butonu, yeni bölüme başlamak istediğinizde bazı dizilerde bölümün başında yer alan tanıtım kısmını atlıyor.
Otomobil kullanırken daha az dikkat dağınıklığı
Apple iOS 11’le birlikte gelen “Do Not Disturb While Driving” (Otomobil Kullanırken Rahatsız Etmeyin) modu ile telefon otomatik olarak aracın Bluetooth ses sistemine bağlanıyor ve araç kullanırken mesaj göndermeye ve almaya son veriyor.
Sistem, acil olmayan tüm bildirimleri susturuyor ve gelen mesajlara “araç kullanıyorum” mesajı gönderiyor ve her yıl binlerce kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan bu durumun önüne geçmeye çalışıyor.
Bir sıkmayla yapay zeka asistanına ulaşma
HTC U11 modeli, sanal asistana bağlanmak için “Hey Siri” gibi sesli komutlara ya da tuşlara ihtiyaç duymuyor. Telefonu avcunuzdayken iki taraftan hafifçe sıktığınızda Amazon Alexa’ya bağlanıyor.
Aynı özellik, Google Pixel 2 modelinde de mevcut. Pixel 2 de aynı şekilde iki taraftan sıkıldığında Google Assistant’a bağlanabiliyor. Bu özellik, ses komutunun ya da tuşların ötesine geçen farklı bir kullanım sunuyor.
Otomatik fotoğraf paylaşımı
Google Photos’un yüz tanıma teknolojisini yeterince garip bulmuyorsanız, “Shared Library” (Paylaşımlı Kitaplık) özelliğini deneyebilirsiniz. Eşiniz gibi güvendiğiniz bir kişiyi seçerek ve seçtiğiniz kişi tarafından da onaylandıktan sonra Google, fotoğraflarınızı otomatik olarak o kişiyle paylaşıyor.
Fotoğraftaki bazı yüzlerin paylaşılmasını sınırlandırabiliyorsunuz. Böylece, örneğin yalnızca aile fotoğraflarını paylaşabiliyorsunuz. Bu sayede, kendinizi Google’ın güvenli ellerine bırakıyor ve çekilen onlarca fotoğraf arasından elle seçim yapmanıza gerek kalmıyor.
Çoklu görev ustası
Samsung Galaxy Note 8 gibi büyük telefon modellerinin faydası, bir ekranda iki uygulamayı yan yana getirerek kullanabilmek. Android’in çoğu telefonunda ise bu prosedür biraz uğraştırıyor. Note 8, bu problemi özelleştirilebilen kısayol çubuğuyla basitleştiriyor ve favori uygulamalarınızı yan yana getirebiliyor.
Daha akıllı sürükle ve bırak özelliği
Sürükle ve bırak konsepti, Windows ve Mac’lerde yıllardan beri kullanılıyor. Goodnotes uygulamasının iPad versiyonu ise eskilere fark atıyor. Goodnotes, Apple Pen kullanarak, el yazısıyla yazılan snippet’ı farklı bir uygulamaya taşırken otomatik olarak metine çevirebiliyor. Bu da iOS’un karmaşık görevler için, uygulamalar arası akıllı bağlantılar oluşturma potansiyelini gösteriyor.
Şirketler arası mesajlaşma
Slack’in group sohbet özelliği, iç yazışma, ofis içinde kullanılan e-postaların sonunu getirdi. Fakat bu zamana kadar şirketler arası dış yazışmalar, Slack’in ilgi alanı dışındaydı.
“Shared Channels” (Paylaşımlı Kanallar) özelliğiyle birlikte uygulamanın bakış açısı da değişti. Shared Channels sayesinde herhangi 2 şirket, çalışanları için ortak çalışma alanı yaratabiliyor. Bu özellik, şirket çalışanlarının e-posta yükünü de azaltıyor.