Kişisel marka olmak için online varlığınızı sürekli güncel tutmanız ve neler yapabildiğinizi samimi ve tutarlı bir dille anlatmanız gerekiyor. Kişisel marka olmak, bundan 10 yıl öncesine kadar sadece ünlüler, yazarlar veya kamusal mesleklerle birlikte anılıyordu. Fakat günümüzde, internetin ve özellikle sosyal medyanın da katkısıyla bu durum tarihe gömüldü. Bugün kişisel marka olmak için öğrenci, işçi, satış elemanı ya da girişimci olmanız fark etmiyor. Çünkü nerede olursanız olun dünyanın farklı bir yerinde sizi Google'da arayacak internet kullanıcıları var. Markanızın güvenilir görünmesi için sizin de bu kullanıcıların karşısına çıkmaya hazırlıklı olmanız gerekiyor.
Dünden bugüne Bundan 10 yıl kadar önce, güvenilir olmak için ihtiyacınız olan tek şey yeterince tekrarlamak ve beklemekti. Bugün hedef kitle daha bilinçli ve pazara yeni bir anahtar kelime daha eklendi: Kanıt. Markanız için ihtiyacınız olan belki en önemli nokta, artan rekabet ortamında hızla insanların güvenini kazanmak. İnandırıcı olmak için kendiniz ve markanız hakkında ortaya çıkacak söylemlerin tutarlılığından emin olmanız büyük önem taşıyor. Unutmayın; iş toplantılarından, buluşmalardan ve hatta alışverişten önce neredeyse tüm müşteriler muhatap olacakları firmayı Google'a soruyor. Peki potansiyel müşterinin, sizi Google'da ararken karşılaştığı ilk şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?
Google Testini Geçmek Herhangi birinin Google'a isminizi yazdığında ilk sayfada karşısına çıkan her şeyi kontrol edebilseydiniz iyi olmaz mıydı? Neyse ki, ilk sayfada genellikle size ait sosyal medya profilleri sıralanıyor: LinkedIn, Twitter, Facebook ve Google+. Google aramalarında, insanların siz ve markanız hakkındaki düşüncelerini olumlu yönde etkileyebilecek, aynı zamanda güçlü bir izlenim bırakmalarını sağlayacak birkaç önerimiz var.
1. LinkedIn profilinizi güncelleyin. Tarayıcılarda isim aratırken sayfada ilk karşılaşılan link, genellikle arattığınız isme ait LinkedIn profilidir. Bu yüzden, LinkedIn'deki profil fotoğrafınızın, markanızı güçlendireceğinden emin olun. Eğer markanızı yansıtacak bir profil fotoğrafı seçerseniz potansiyel müşterilerinizi ilk karşılaşmada bile etkileyebilirsiniz. 2. Diğer sosyal medya profillerinizi güncelleyin. Facebook, Twitter ve Google+ profillerinizi güncellediğinizden emin olun. Güncellenmiş sosyal medya profilleri, arama motorlarında daha önde çıkıyor. 3. Görsel her şeydir. 2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre, web sitesi ziyaretçileri ilk 50 milisaniyede site veya marka hakkında bir yargıya varıyor. Bu nedenle, sosyal ağlarınızdaki görselleri oluştururken güçlü ve profesyonel tasarımların etkisini hafife almayın. 4. LinkedIn profilinizde önerilere önem verin. LinkedIn profilinizdeki üçüncü kişilerin etkisi, size çok büyük avantajlar sağlar. Profilinizi inceleyecek olan kişiler için çokça tavsiye edilen bir profil olmanız, onların sizi inceleme isteklerini artırıyor. 5. Web sitenizdeki referanslar da önemlidir. Referanslar, üçüncü kişiler için bir itibar göstergesi olarak asla ölmeyecek bir pazarlama stratejisidir. Müşterilerinizin web sitenizdeki en iyi referanslara ulaşması için ise öncelikle Google Testini başarıyla geçmiş olmanız gerekiyor. Sizi Google'da arayan müşteriler için en iyi durumlardan biri de hazırladığınız bir video, yazdığınız bir makale ya da bir başkasıyla gerçekleştirdiğiniz röportajla karşılaşmasıdır. Böylece, müşterilerinize ne kadar güçlü olduğunuzu gösterebilirsiniz.
Bir sebep gösterin. Şirketlerin hedeflediği büyümeye ulaşamamasının sebebi iyi bir iletişim kurmaması ve sebep mesajı sunmamasıdır. Yaptığınız işi birilerine anlatmanız gerekiyor. Peki, siz yaptığınız işi onlara anlatabiliyor musunuz? Her sabah yataktan kalktığınızda ne yapmak istediğinizi biliyor ve bunu yapabiliyor musunuz? Yaptığınız işin arkasındaki hikaye büyük önem taşıyor ve bunun farkında olan başarılı girişimciler bu hikayeyi kullanıyor. Her geçen gün 5000 pazarlama mesajının tükendiği bu dönemde, kendi pazarlama mesajınızı unutulmaz bir hikaye olarak anlatmanız gerekiyor.
Genellemeden kaçının. Sunacağınız mesajla herkesi etkilemeye çalışmayın. Unutmayın, en yüksek ödemeyi uzmanlar alır. Çünkü onlar işlerinin uzmanı... Birçok konuda iyi olmak, her zaman harika olmak anlamına gelmez. Herkesin sosyal medya gurusu olmak istediği bir dünyada, herkese ulaşmak rekabet ortamında geri planda kalmanıza neden olabilir. Bir hedef belirleyin ve o doğrultuda yolunuza devam edin. Elbette hedefinizi yüksek tutabilirsiniz. Fakat her durumda hedefinize ulaşmanıza yardım edecek bir iletişim belirleyin.
Değer ve değer fiyaskosu Kazandığınız parayı değer olarak düşünebiliriz. Daha fazla değer için, daha fazla değer sağlamanız gerekiyor. Yapılan işin niteliği ve işi yapanın uzmanlığı değeri direkt olarak etkiliyor. Evet, değeri hemen oluşturmak önemli ama bir değer ortaya çıkartmadan önce hizmet ve ürünleri nasıl satın aldığınızı düşünün. İnternetin bu kadar sık kullanılmadığı, hatta henüz var olmadığı günlerde, girişimciler pazarlama yöntemlerine epey kafa yoruyordu. Uzak geçmişe gitmeden de bu konu hakkında çıkarım yapabiliriz. Örneğin, bugün markalaşma ve promosyon alanındaki hareketlenmeler, bir yıl önceki hareketlilikten çok daha farklı. Bugün müşteriler, verilen sözlerle yapılan işler arasında bir uçurum görmek istemiyor. Aksine, daha fazla bilgi ve tutarlılık peşindeler. Bu da markaların, değer kazanmak için yeteneklerini arttırmaları gerektiğini gösteriyor. "Ürünümü satın al ve ne kadar harika olduğunu gör!" demeniz artık yeterli değil. Neler yapabildiğinizi göstermeniz gerekiyor.
Sonuç Kişisel markanızın değerini arttırmak için yeni yaklaşımlar denemek, inovatif olmak büyük önem taşıyor. Eğer gittiğiniz yönü iyi belirleyip enerjinizi ona göre harcarsanız, karar verme mekanizmanız markanıza kattığınız değeri büyütür. Durum ne olursa olsun, markanızı doğru ve samimi bir dille tanımlamak ve tanıtmak, potansiyel olarak değerinizi insanlara sunabilmeniz başarıya ulaşmanıza yardımcı olacaktır.