Köşe Yazıları

2026’da en büyük değişim, yapay zekanın “araç” olmaktan çıkıp iş süreçlerinin doğal bir parçası haline gelmesi olacak.

2026’da iletişim sektöründeki en büyük değişim, yapay zekânın bir “destek aracı” olmaktan çıkıp stratejik değerlendirme süreçlerini besleyen önemli bir bileşen hâline gelmesi olacak.

2026 itibarıyla teknoloji ve dijital sektördeki en belirleyici dönüşüm, yazılım üretiminin giderek bir “commodity” hâline gelmesi olacak.

Bugünü kurtaran değil, zaman içinde gelişebilen ve işinizle birlikte büyüyen çözümler seçmek, markalar için en sağlıklı yol olacak.

2026’ya doğru en büyük değişim; yapay zekâ destekli, daha hibrit ve daha sonuç odaklı bir iletişim anlayışının standart hâle gelmesi olacak.

Kreatif, performans, influencer ve e-ticaretin ayrı ayrı değil; aynı hedef doğrultusunda birlikte çalıştığı yapılar öne çıkıyor.

2026’ya giderken medya ve iletişim dünyasında yaşanan en büyük değişim, dikkatin artık sınırlı bir kaynak haline gelmesi olacak.

2026’da insanlar markaların ne dediğine değil, nasıl hissettirdiğine bakacak. Fazla cilalı, yapay duran her içerik sahneden düşecek.

AI destekli ölçümleme, MMM (Marketing Mix Modeling) ve bütünleşik veri okuma modelleri standart hale gelirken; sezgisel değil kanıta dayalı strateji kazanan taraf olacak.

Markalar artık sadece hızlı içerik üretimi istemiyor; aynı zamanda duygusal temas, estetik bütünlük ve anlamlı hikâye arıyorlar.

2026’ya yaklaşırken yaşanan dönüşüm, yeni bir mecra ya da format tartışmasının çok ötesinde. Bugün değişen şey, reklamın kendisi değil; reklama yüklenen işlev.

Yapây zekanın çok hızlı bir şekilde gelişmesi ve son kullanıcıların kolay kullanımına sunulması en büyük değişimi yaratacak.

Yapay zekayı ciddiye almak ve buna adapte olmak, neyi ne için gerekli olduğu yönünde dürüst davranmak ve ezberlerin dışına çıkarak esnek üretim modelleri yaratmayı tavsiye ederim. 

2026, 'Standartlaştırılmış Deneyim' devrinin kapanıp, kişiyle birlikte anlık şekillenen 'Akışkan ve Sezgisel' döneminin başladığı yıl olacak.