SEO’yu etki eden birçok faktör var. Bunlardan biri de kullanıcı etkileşimi. Peki kullanıcı etkileşimi SEO’yu hangi yönlerden etkiliyor?   Web sitenize daha fazla trafik mi çekmek istiyorsunuz? Bu soruyu muhtemelen “Evet” şeklinde yanıtladınız. Fakat bazı işletme sahipleri, bunun olmasını istemiyor. Çoğu küçük işletme sahibi, web siteleri için arama motoru optimizasyonu yapmıyor.  Küçük işletmelerin yalnızca %28’i yani her 4 küçük ölçekli işletmeden sadece 1’i SEO’ya önem veriyor. Bu grupta yer alıyorsanız, SEO’nun çok teknik bir alan olduğunu düşündüğünüz için bu konuya uzak kalıyor olabilirsiniz. Ya da web sitenizi arama motoru algoritmalarına göre değiştirmek istemiyorsunuz. Aşağıda, küçük işletmeler tarafından kullanılan ilk 10 pazarlama aracı yer alıyor. İlk sırada ise web sitesini görüyoruz. İyi bir SEO, bot’lar için de bir takım değişiklikler yapılmasını içerir. İnsanların web sitenizdeki davranışları, sitenizle olan etkileşimleri, sitenizin arama sonuçları performansını da etkiler. Ziyaretçilerin sitenizdeki davranışları, yapılan her bir arama için en iyi sonuçları kullanıcı karşısına çıkarmak isteyen Google’ın olmazsa olmazlarından bir tanesi ve insanların sitenizi beğenip beğenmedikleri de arama sonuçlarındaki sıralamanızı etkileyen faktörlerden biri. “Kullanıcı etkileşimi metrikleri” diğer sıralama sinyalleri kadar güçlü olmasa da site sıralamanızı etkileyebiliyor. Sitenizde yapacağınız değişiklilerin arama motoru algoritmaları ve en önemlisi de web sitesi ziyaretçiler tarafından nasıl karşılanacağını düşünmeniz gerekiyor. Hem Google, hem de siz sitenize gelenlerin mümkün olan en iyi deneyimi almasını istiyorsunuz. Bunu hiçbir zaman unutmayın.

1. Zaman geçirme (uzun tıklamalar – long clicks)

İnsanların web sitesi sayfalarınızda ne kadar vakit geçirdiği SEO’yu etkiliyor. Bir ziyaretçi, web sitenizde ne kadar çok zaman geçirirse, sayfanız arama motoru sıralamasında o kadar iyi performans gösterir. Bir örnekle anlatmak gerekirse; internette gezinen biri “Belize’deki tatiller” hakkında arama yapıyor ve arama sonuçları yoluyla tatil sayfanıza geldi diyelim. Sitenize girmeden, bağlantınızın altında gördüğü şeyler ilgisini çekti, sizi tercih ederek sayfa bağlantısına tıkladı ve gördükleri, tam 12 dakika boyunca sitede kalmasını sağladı. Sayfanızdaki okumasını tamamladıktan sonra arama sonuçlarına geri döndü ve bir de rakibinizin sayfasını denemek istedi. Orada gördüklerini beğenmedi ve yalnızca 30 saniye içinde tekrar arama sonuçlarına geri döndü. Google algoritması, bu etkileşimleri görüntülüyor ve hatırlıyor. Eğer sayfalarınız insanları ortalamanın üstünde sitede tutmayı başarırsa, algoritma arama sonuçlarını siteniz lehine düzenliyor ve Google sayfalarınızı bir bütün olarak değerlendirdikten sonra arama sonuçlarındaki yerinizi belirliyor. Kısacası; insanlar web sitenizde ne kadar uzun kalırsa, sayfalarınızın arama motoru sıralamasında o kadar yükseliyor. İnsanların daha uzun zaman geçirebileceği web sayfaları hazırlamak için:

• Web siteniz 2 saniyede veya daha kısa sürede açılmalı
• Göze hoş görünmeli
• Anlaması kolay olmalı
• Taranabilir olmalı (Bazı kişiler hâlâ yakın okuma yapıyor)
• Birkaç video yer almalı

Videolar, ziyaretçilerin sitenizde kalma süresini uzatır. Google Bunların yanı sıra quiz’ler, anketler gibi interaktif içeriklerle ziyaretçilerin sitede kalma süresini uzatabilirsiniz. Sayfalarınızın ziyaretçilerin aradıkları şeye odaklandığından ve sizi aradıkları anahtar kelimeyle sayfalarınızın birebir örtüştüğüne emin olun.

2. Tıklama oranı

Eğer e-posta pazarlaması yaptıysanız, bu terime aşina olmalısınız. Fakat SEO için “tıklama oranı”, insanların arama sonuçları sayfası yoluyla sayfanıza ne kadar tıkladığı anlamına geliyor. Google, arama sonuçlarında hangi linklerin en fazla tıklandığını takip ediyor.

3. Geri dönen ziyaretçiler

Web sitenizi ziyaret edenler, ne sıklıkla sitenize geri dönüyor? Backlinko’ya göre, Google, geri dönen ziyaretçileri algoritmasında hesaba katıyor. Eğer web sitenize geri dönen ziyaretçilerin sayısını net olarak bilmiyorsanız, Google Analytics’ten öğrenebilirsiniz. Hesabınıza giriş yaptıktan sonra sol taraftaki sekmeden Audience > Overview’a gelin. Mavi yeşil renkteki yuvarlak tabloya göz atın. Peki, geri dönen ziyaretçi oranı % kaç olmalı? Aslında, bu sorunun yanıtı rakipleriniz ve belirlenen metrikler arasında nasıl performans gösterdiğinizle ilgili. Fakat HubSpot’a göre sitenize tekrar tekrar dönen ziyaretçilerin oranı %15 civarında olmalı.

4. Yerel siteler için: Davranışsal sinyaller

Öncelikle, yerel sitelerin arama sonuçlarının, diğer aramalardan farklı olduğunu bilmek gerekiyor. Kullanıcıların Google yerel listelemesindeki bir siteyle etkileşimleri, yerel arama sonuçlarını etkiliyor. Yani yerel SEO, farklı bir çalışma gerektiriyor. “Davranışsal Sinyaller” aşağıda verilen yerel paket ve yerel organik sıralama içinde yer almasa da sonuçlarda rol oynuyor. Moz’un yerel sıralama faktörleri çalışmasına göre; Google sitede vakit geçirme oranı, tıklama oranı ve aramak için tıkla, konum gibi ölçüleri dikkate alıyor. Mobil tabanlı bu ölçüler, konuma göre insanların karşılarına arama seçenekleri çıkarıyor. Bu yüzden de Yerel SEO konusu, ayrı olarak incelenmeli.

5. Yorum bırakma

Yalnızca blog içerikleri için uygulanabilir. İnsanları içeriklerinize yorum yapmaları için cesaretlendirmelisiniz ve yorumları tamamen kapatmamalısınız. Spam yorumlardan çekiniyorsanız, Akismet gibi eklentiler kullanabilirsiniz. Böylece blogunuzu yüzlerce ve binlerce spam yorumdan koruyabilirsiniz.

6. Sayfanızı sosyal medyada paylaşıp paylaşmadıkları

Sosyal sinyaller arama sonuçlarınızı güçlendirir. Eğer ziyaretçiler sayfanızı tweet’lerse ya da Facebook’tan paylaşırsa, sıralamanıza yardımcı olur. Sosyal Sinyaller, linkler kadar güçlü olmasa da işe yarar. Site ziyaretçilerinizden içeriklerinizi sosyal medya üzerinden paylaşmalarını isteyebilirsiniz. Ya da taze içerikleri sosyal medya hesaplarınızdan paylaşacak kişiler görevlendirebilirsiniz. Aktif bir Twitter, Facebook ve LinkedIn şirket sayfanız olması, takipçi sayınızın da artmasını sağlar. Google’a göre gerçek işletmelerin Twitter, Facebook ve LinkedIn takipçi sayısı da fazladır.

7. RSS bildirimlerinize üye olup olmadıkları

Google’ın Feedburner’ı satın alması, bu ölçüyü dikkate aldığının da bir göstergesi. Gelen linkler ya da sayfa SEO’su kadar sağlam bir sıralama sinyali olmasa da sıralamanıza etki edebilir. Sonuç Arama motorları, gün geçtikçe daha karmaşık ve kullanıcı alışkanlıklarına ve tercihlerine daha duyarlı hale geliyor. Artık, anahtar kelime istifleyerek ya da yapay link şemalarıyla algoritmaları atlamak mümkün değil. Eğer siteniz en iyi sonuçları kullanıcı karşısına çıkarıyorsa bunu etkileşim sinyalleriyle algoritmalara göstermeniz gerekiyor. Yeterince organik arama trafiği almadığınız ya da bir sonraki algoritma güncellemesinde ceza alacağınız konusunda endişelenmemelisiniz. İşletmeniz bu web sitesi etkileşim ölçülerinden herhangi birini takip ediyor mu? Ya da 2018’de kendinizi bu alanlarda geliştirmeyi düşünüyor musunuz? Yorum bırakabilirsiniz.